Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Başka bir şey.

dördüncü cemre düştü, tutamadım. kendimi tutmasam düşecektim, düşlerimi tutmasam ağlayacaktım, ağlasaydım eğer var olacaktım. bir yokluğun içindeyim, içimde bir yoksunluk, gözlerimin gördüğü yer bahar, baharın düştüğü yer güz. içimin karasını deliyor çiçekler. ellerimde büyüyor bahar, kokluyorum ellerimi, güz dağılıyor, dağlar eskiyor, geriye bir ses kalıyor. sesi duyuyorum korkuyorum, tanıyorum bu sesi- ince mavidir. varım. var olduğumu duyuyorum, bir türküye uyuyorum. ses uyumuna dayanıyorum bir duvar gibi, neyi tutsam elimde kalıyor, aklım başımda durmuyor.

Kaldırım Mühendisi

 Hiç bir neden yokken evden çıktım. Sanırım tek neden, evde kalmam içn bir nedenin olmamasıydı. Evden çıkalı nereden baksan bir kırk dakika olmuştu, evden kırk dakika uzaktaydım. Hangi vasıtayı kullandığına göre kırk dakikada alabileceğin yol da değişiyor ya! Bir uçakla kırk dakika gitmiş olsaydım, yüzlerce kilometre öteye taşıyabilirdi beni, bir araba ise yaklaşık elli kilometre öteye… Ne var ki, atalarımızın "tabanvay" dedikleri, insanın aziz taşıtı üzerindeyim ve evden henüz pek de uzakta değildim. Henüz dediğime bakmayın, çok da uzaklaşmak niyetinde de değildim. Kaçmıyordum, koşmuyordum. Öylece yürüyordum.   İnsanın kendinden kaçamayacağını öğrendiğimden beridir kaçmıyordum. Öncesinde de kaçmaya cesaretim yoktu. Velhasılıkelâm hiç kaçmadım, gerisi laf kalabalığı. Hem neden kaçayım ki? Alacaklıdan, polisten, mafyadan, aklıma gelmeyen bir çok şeyden kaçılır, ama hiç biriyle derdim yoktu. Pek derdim yoktu açıkçası, size bir derdimi dert diye anlatsaydım dudak büker, ...