Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

"Ama ağustos değil"

Bugün bir yılı aşkın süreden sonra Re'yi gördüm. Şaşırmadım nedense, ne görmeme, ne de beni görmezden gelmesine. İkisi birden karşıdan geliyordu, ama ağustos değildi, ağustosun da dokuzu değildi; buna şaşırabilirdim, şaşırmadım. Titremedim. "Ama ağustos değil" dedim. Şimdi şaşırıyorum sanırım, Re'yi gördüğümü, biricik notamı bir yıldan sonra gördüğümü yeni anlıyorum. Sıcak bir yaranın soğuyunca acısının duyulması kadar yeni anlıyorum. Şaşırıyorum. Gülümsedim. Yüzyüze gelmemek için yolumu değiştirdim, ama yüzüm gülüyordu bir düne bakar gibi. Şimdi anlıyorum, kendi dünümdü, bir terzinin söküğüydü gördüğüm. Eski zamandı, güzel bir adamın düşü.

Dünler –iki-

Dokuz (aralık 2011/ Re )   "Dağda bulut geziyor yine yağmur yağacak." Karadenizi aratmayan yağmurlu bir haftada, belki de Hopa'da umutsuz bir aşığım şimdi. İzmir hariç her şehir benim, evim hariç her ev benim evim. Ama yol, illa ki yol, yol kendini sevene en güzel hediyeleri veriyor. Bir de trenler. * Başım ne zamandır ağrıyacak, ama ağrımıyor gibi. Bulutların toplanması kadar. Hemen herşeyim bulutların toplanması kadar zaten. Güz böyle bitti bu sene. Bulutları toplayarak. * Öte'de hep vadedilmiş ülke. Herkesin "vadedilmiş"likleri var, tüm insanların ve ülkelerin. Bazı insan başka ülkeyi düşlüyor, bazı insan sınırsız toplumu, bazısı bir kadını "öte" yapıyor, ondan geriye kalan herşeyi yüklüyor. Neden? Belki yaşamımıza gerekçe uydurmak. Sonsuz ağrıları, sancıları öte'lemek için. İnsan kendine dönünce çıldırıyor, öte'dekine yükleyince o anlamı iş o kadar kolay oluyor ki. Mutluluk bir gün gelecek inancı. Yoksa yaşanmaz. Katlanılmaz...