Kusursuz ahlâkım yüzünden mi hiçbirşey demedim, diyemedim Re'ye? Hayır. Ahlâkımın kusuru ortada işte. O çocuğa olan saygımdan mı? Hayır, diyemem buna. Ama tek neden bu değil. Evet' o çocuğun bile haberi olmadan bir sözleşme yapmıştım onunla tek taraflı. Kurallarını hiç bozmadım.
Hiç bedel ödemedim bu aşk için, sonra şehirden kaçtım. Bedel ödememi gerektirecek birşey olmadı. En başından başkasını seviyordu, beni hiç sevmedi. Ama, hayatta çok bedel ödedim ben. Aldığım her nefesin bedelini ödedim. Hastane odalarını iyi bilirim. Onun için Re'yi bir hastanede yatakta görünce sessizce titredim zaten. Hastanelerde eğlenmesini öğrendim.
Son defasında kulak ameliyatım öncesinde, bir ay öncesinde tahliller için hastanedeydim, geceleri evci çıkıyordum. Hastanenin kitapçısından bir Ahmet Ümit kitabı aldım. İlk okarak hangisiydi, sanırım ilk romanıydı. Önceden sadece Aşk Köpekliktir'i okumuştum, oysa Latince bir elif hayranıydı yazarın. Kıskandığımdan okumamıştım belki de. Bir de kitap fuarında imza gününe gidecektik Ahmet Ümit'in, son akşam bir mazeret belirtip gelmemişti. Gelseydi birşeyler farklı olacaktı. Herhalde onun için gelmedi zaten. Beni sevmeye korkuyordu, ya da düpedüz sevmiyordu. Bilmiyorum. Neyse. Bir günde o kitabı bitirdim, kısa zamanda külliyatını. Ocak ikibinonbir'de kritik bir ameliyat sonrasında günlerce hastanede yatmıştım. Hiçbir arkadaşım gelmemişti. Yoktu herhalde.
Yazdığım şeyin bir bütünlüğü yok. Nereden geldim buraya? Bir nefes problemim başladı, sanırım oradan geldim. Bilincimden yani. İnsan korkuyor. Bu kadar bedel ödedik, biraz daha nefes alalım istiyor.
Alacağım da inşallah.
*
Bugün arefenin arefesi. Geçen kurban bayramının arefesinin arefesi geldi akşıma ister istemez. Re'nin kedilerden korktuğunu öğrenmiştim. Yüzünde hızırla tanışmıştım.
Yorumlar
Yorum Gönder