Ana içeriğe atla

Terzinin bir pazarertesi güncesi.

kapılar çarpılmaktan yoruldu, diyor eski bir ses, sanki eski yunandan. ama romadayız şimdi, zaman eskiden de eski. kim o, sesini tanıyacağım, adı kim olursa hangi ben. kimi seviyordum biliyorum. bilmek. kaybolmak, tuhaf, beni tanıyanlar çıkınca kayboluyorum, daha çok.

işin korkuncu yeni başladım kaybolmaya, güzel korkunç, ürkütücü yanlış. gaybın bir parçasıyım ben. herkes kadar hâkikatın ama gaybın. herşey birden kalabalıklaştı.

roma neresi, nerede terzinin roması. kuyumcu olmaktan vazgeçmiş terzinin roması neresi. -çünkü biliyor ki kuyumcu olmak onun yazgısı- terzi kim peki, evet ben ama hangisi. işin tuhafı taşlara bakıyorum her taş romanın taşı.

kapılar evet şehirlerin kapıları. romanın kapısı. çarpılarak büyürler. öyle olmasa mehmed-i sani aşık olmazdı kapısına romanın, öyle olmasa öteye ulaşmazdı romanın kapısı. yeniden geçeceğim, kapı çatlayana yıkılana kadar geçeceğim. kapı benim evet, herşey birden fazla romada.

her kendimi böldüm, bulanık bir gürültü koptu kimse duymadı. her kendimi bölüyorum beni çoğaltmayın beni azaltmayın. aynı kadını seven adamların kaderidir gürültü.

kapının ötesi:
konuşulan herşey yakındır, kıyamet hep yakındır hep uzak en uzak. kapıdan geçmeyi öğrendim kendi adını bilmeyen kadının olduğu romanın kapısından geçerken bölünüyorum. bir rengin gölgesi kadar gri gülümsüyorum. söylenmeyen her isim ötedir, seni kaybetmeye ne kadar yaklaşıyorum.

Seni, evet, Re'yi ve öteyi, romamın anlamını, bir kapıdan girmenin ürpertisini. kaybediyorum. ben, sana isim yazan terzi, onaltı aralık ikibinon'dan beri seni her gördüğümde bir defa daha çarpılmaktan hiç yorulmadım.

Seni seviyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kederli bir öğleden önce.

Adamın biri bir gün evden bakkala gitmek için sabah 7:47’de çıktı. Her şey yolunda gitse, ekmeğini alıp herhalde 8:05, bilemedin 8:15’te evde olacaktı. Olmadı. Eve döndüğünde saat gece on ikiyi çoktan geçmişti. Bakkaldan eve niye böylece geç döndüğünü de konu komşudan kimse merak etmedi. Kimse farkına bile varmadı, ama yine de o gün Nitat İnibat bakkaldan evine üç dakikalık yolu on altı, on yedi saatte dönebildi. Nitat bey, sabah kalktı, çayın suyunu koydu, üstüne dem attı, rahmetli babasından öğrendiği üzere iki parmak suyla soğuk demlemesini yaptı. Neyse ki daima temkinli bir adam olduğundan, evden çıkarken her ne olursa olsun ocağın altını kapatırdı. Yine kapattı. Pijamasının üstüne ceketini giydi. Cebine üç beş kuruş para aldı, bir de kimliğini aldı. Acaba fazla mı temkinliydi, ya da eve biraz geç ve zor döneceği içine mi doğmuştu? Yoksa Nitat beyin bu hazırlığının nedeni en başından ne yapacağını biliyor olması mıydı? Nitat bey ne yaptı? Kararlı adımlarla bakkala yürüdü. Kimsenin ...

10 Mayıs 2024

Bugün, Ramada Kemalpaşa Otelinde, İzmir Büyükşehir Belediyesi başkanı sayın Dr. Cemil Tugay ve Kemalpaşa  Belediyesi başkanı sayın Mehmet Türkmen beyefendiler ile Kemalpaşa sanayisi ve yapılabilecekler üzerine bir toplantıdaydık. Cemil başkan konuşurken, bir anda iki yıl önce o anlarda babamı son defa gördüğümü hatırladım. Sonra, 11 Mayıs 2022 günü saat 02:59'da çaldı telefonum; babam hasta değildi artık, ben de çocuk değildim. Hemen ertesi günü, işyerine uğramak zorunda kaldım. Babamın kredi kartı ödemesi vardı; o olmasa da, kart ödemesi vardı ve ödemek için de buraya gelmeliydim. Buraya yazıyorum, çünkü bu satırları da yine işyerindeki odamda yazıyorum. Kapıdan ilk içeri girdiğimde, her şey çok büyük gözüktü bir anda gözüme. Sanki yeniden altı yaşımda fabrikaya gelmişim gibi, küçülmüştüm. O yalnızlığı öylece duydum, o anda anladım. Yine de "büyümem" lazımdı, hem de bir gün öncesinden, 10 mayıs 2022'den çok daha fazla büyümem lazımdı; çünkü artık "Yılmaz beyin o...

Bir cumartesinin umudu.

Canbaz, gül ile diken arasında âli cengiz bir cesaretle dolanıyordu. Gözlerinde başka bir yarının ümidi dolanıyordu. Dili dolanıyordu, aklı dolanıyordu. Şehirler, şehirlere dolanıyordu. Şehir şehir dolaşırken, şarabın ateşiyle hoş iki başın, baş başa bir fotoğrafı aklında dolanıyordu. Bir cumartesinin umudu dilinde dolanıyordu canbazın. Canbaza dikkatle bakanlar; onun gözlerinde çözülmeyi bekleyen bir yumak gördüler. (9 Temmuz 2024, 20:30, Taksim Gezi Parkı)