Ana içeriğe atla

Terzinin güzü.

terzinin bir adı var elbette. ama, adların önemi nedir yazılmadıktan sonra. terzinin bir vakti var, akşam. terzinin iki mevsimi var, güz ile bahar. onun üç adı var, üçünü de yazdı terzi. terzinin mevsimlerinde değişiyor adı. adların ne önemi var, önemi yok değil.

terzinin bir düşü var elbette. terzinin düşü, kuyumcu olmak. nasıl olacak? geceleri. çünkü kuyumcu olmanın da bir vakti var, gece. karanlıklı bir iş terzinin kuyumculuğu. karnında aydınlığı taşıyor, çünkü düşü olmayan terzi yoktur.

terzinin güzü, hep yazılı karanlık sokaktan geçiyor, dar koridorlardan, kırmızı renginin altından. terzinin güzü, ekimin sonunda başlıyor. terzinin de bir bildiği var, bir de diyeceği.

terzinin güz hakkında dediği:
her kelimede sanki'yi öldürüyordu. her suskunlukta da. gözüme bakıyordu bazen, beni öldürüyordu. gözüme bakmazsa da ölürdüm. olmayan bir cinayetti. yüzüm gülüyordu. güzün bahar oluşu böylecedir. yahu düpedüz güzdür, güz öylece güzeldir. güzel gözüme böylece bakınca, güz hâkikate eriyordu. beni öldürüyordu hızır yüzüne bakınca bir defa daha duydum o notayı, bir defa daha doğdum, lamekan bir simurg gölgesi olarak, hızırın ötekisi olarak, kuyumcu olmak isteyen terzi olarak.
terzinin bilmecesi böyleceydi. "arefenin arefesi bayram mıdır?" o günden sonra zamanı yitirdi terzi, kuyumcu olmaya iyice yaklaştı, öncesini sonrasına karıştırdı.

müzenin içine "müze" diye yazdı. eski bir rivayet okumuştu, belki de kendi yazmıştı. "her müze adını bilmelidir."

terzi, gelecek zamanın rivayetini yazmaya başladı sonra, önceden bile evvel.


*

Rüyasına uyandım sarı renkli lambaların. En sonunda öncesine uyandım baharın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kederli bir öğleden önce.

Adamın biri bir gün evden bakkala gitmek için sabah 7:47’de çıktı. Her şey yolunda gitse, ekmeğini alıp herhalde 8:05, bilemedin 8:15’te evde olacaktı. Olmadı. Eve döndüğünde saat gece on ikiyi çoktan geçmişti. Bakkaldan eve niye böylece geç döndüğünü de konu komşudan kimse merak etmedi. Kimse farkına bile varmadı, ama yine de o gün Nitat İnibat bakkaldan evine üç dakikalık yolu on altı, on yedi saatte dönebildi. Nitat bey, sabah kalktı, çayın suyunu koydu, üstüne dem attı, rahmetli babasından öğrendiği üzere iki parmak suyla soğuk demlemesini yaptı. Neyse ki daima temkinli bir adam olduğundan, evden çıkarken her ne olursa olsun ocağın altını kapatırdı. Yine kapattı. Pijamasının üstüne ceketini giydi. Cebine üç beş kuruş para aldı, bir de kimliğini aldı. Acaba fazla mı temkinliydi, ya da eve biraz geç ve zor döneceği içine mi doğmuştu? Yoksa Nitat beyin bu hazırlığının nedeni en başından ne yapacağını biliyor olması mıydı? Nitat bey ne yaptı? Kararlı adımlarla bakkala yürüdü. Kimsenin ...

10 Mayıs 2024

Bugün, Ramada Kemalpaşa Otelinde, İzmir Büyükşehir Belediyesi başkanı sayın Dr. Cemil Tugay ve Kemalpaşa  Belediyesi başkanı sayın Mehmet Türkmen beyefendiler ile Kemalpaşa sanayisi ve yapılabilecekler üzerine bir toplantıdaydık. Cemil başkan konuşurken, bir anda iki yıl önce o anlarda babamı son defa gördüğümü hatırladım. Sonra, 11 Mayıs 2022 günü saat 02:59'da çaldı telefonum; babam hasta değildi artık, ben de çocuk değildim. Hemen ertesi günü, işyerine uğramak zorunda kaldım. Babamın kredi kartı ödemesi vardı; o olmasa da, kart ödemesi vardı ve ödemek için de buraya gelmeliydim. Buraya yazıyorum, çünkü bu satırları da yine işyerindeki odamda yazıyorum. Kapıdan ilk içeri girdiğimde, her şey çok büyük gözüktü bir anda gözüme. Sanki yeniden altı yaşımda fabrikaya gelmişim gibi, küçülmüştüm. O yalnızlığı öylece duydum, o anda anladım. Yine de "büyümem" lazımdı, hem de bir gün öncesinden, 10 mayıs 2022'den çok daha fazla büyümem lazımdı; çünkü artık "Yılmaz beyin o...

Bir cumartesinin umudu.

Canbaz, gül ile diken arasında âli cengiz bir cesaretle dolanıyordu. Gözlerinde başka bir yarının ümidi dolanıyordu. Dili dolanıyordu, aklı dolanıyordu. Şehirler, şehirlere dolanıyordu. Şehir şehir dolaşırken, şarabın ateşiyle hoş iki başın, baş başa bir fotoğrafı aklında dolanıyordu. Bir cumartesinin umudu dilinde dolanıyordu canbazın. Canbaza dikkatle bakanlar; onun gözlerinde çözülmeyi bekleyen bir yumak gördüler. (9 Temmuz 2024, 20:30, Taksim Gezi Parkı)