okuma salonunda, kasım yirmi altı, yıl ikibinoniki. öğlenleyin.
kırmızı hoş güzel. kırmızı kazak ve geri kalan usu kırmızı. saçı topuz. kemik gözlük siyah tırnak. siyah kırmızıyı boyalıyor. kadın kitaba bakıyor. bana bakmıyor. bana bakmak yerine bakmıyor kitaba, ama öyle olsa yine de bakardı. böyle sanıyorum, durduk yere kederleniyorum. onu tanımıyorum. bir adı vardır, belki de iki. bir de soyadı vardır, iki olmamıştır daha. bir dediğini iki etmeyen bir sevgilisi vardır belki. küpe siyah dudak boyasız. ne ince ne de çok dolgun. karşısındakine birşey anlatıyor. gözü bile değmiyor bana. başını omuzlarına çekip, kitabına dönüyor. onu sevmiyorum. neye seveyim? tanımıyorum. tanısam sever miydim, diye soruyorum durduk yere kendime. kim bilir, zaman ne getirirdi. hem gözleri ne renk, hem gülümsemesi nasıl?
Yorumlar
Yorum Gönder