Sonra, akşamdı. Öyle dedi adam, ağız alışkanlığıydı. Aşinalıktı. Zamansızlıktı. Zamandan mekandan azade Hızır olduğundan değil, acele zamanda bir kimse olduğundan. Belki de değil. Konuştu adam. Kelimelerini birebir anlamasam da, sanırım saman alevi gibi çabucak yok olan umutlardan bahsediyordu. Umutları olduğunu öğrenmek beni biraz şaşırttı. Aslına bakarsan, bayağı yanılttı, ben onu umut kelimesinden bile habersiz bir adam olarak düşünmüştüm. Konuşmaya devam etti. Demek o kadınlar onu sevdi sanmış, ama onların gözleri parlıyormuş. Sustum. Başımı önüme eğdim, ne desem eksik kalacaktı. Bilerek eksik birşey söylemek, düpedüz yalandı. Böyle düşündüm ve sustum. Ne dememi beklediğini düşündüm. Onlar hep seni seviyorlardı, desem, ezbere yalsn söylesem. Onlar hem de seni seviyorlardı, desem, muğlak bir yalan söylesem. Doğruyu söylemeyi aklıma getirmiyordum, doğrusunu bilmiyordum. Doğru kavramının muğlaklığını, kayganlığını bildiğimi sanıyordum ancak. Birşeyi doğru olarak elinde tutmak, er ya da geç onun elinden kaymasıyla sonuçlanıyordu. Sonsuz aşkı bir insandan beklemek yahut bir insana beslemek baştan kırılgan bir düştü. Ama, elbet bazı düşler kırılıyor ve biz bunu büyümek diye övüyorduk. Elimizden başka birşey gelmiyordu. Kabil, Habil'i aşkı için öldürdüğünden beridir, elimizden başka birşey gelmiyordu. Belki, Kabil'de birine, belki babasına (babamıza) belki de bir kardeşine, işte böyle "ama gözleri parlıyordu" demiştir. Böylece susmuştur sonra. Sahiden de parlamiıştır İklimya'nın gözleri, kim bilir. Kabil de, İklimya onu sevdi sanmıştır. Sanrı. Yasak meyveyi yiyen, sonra da Adem'e yediren Havva'dan beridir, aşığın hep bir ama'sı var. Savaşlar olmasa, sadece aşk olsa dünyanın cennet olacağını sanmak. Sanrı. Sonra, susmaya devam ettik. Ancak, sessizliğimiz duyuldu.
Önce, akşamdı. İsa'dan önce, Musa'dan önce, Adem'den beri, bir evvel zamanda, bir an evvel, ahir zamanı beklerken. Az gittik uz gittik, ilk insandan beri hep gittik, bir de bakmışız ki o ağacın yanındayiz. Bu ağacın meyvasının tadına doyum olmadığını söylüyor biri.
Önce, akşamdı. İsa'dan önce, Musa'dan önce, Adem'den beri, bir evvel zamanda, bir an evvel, ahir zamanı beklerken. Az gittik uz gittik, ilk insandan beri hep gittik, bir de bakmışız ki o ağacın yanındayiz. Bu ağacın meyvasının tadına doyum olmadığını söylüyor biri.
Yorumlar
Yorum Gönder