Aralığın onaltısında ikinci defa, sıcak bile soğuk kaldı. İlk onaltı aralık'ta gözlerine bakıp görüyordum onu, kulağımda uğulduyordu olmayan keman sesleri. Düşüm yüzdü, bir yüz o yüzde bir çift göz görüp, bilmediğim ismi yerine isim veriyordum ona, daha sesini bile duymamıştım. İkinci onaltı aralıkta, uzakta bir üçüncü'ydüm, gözleri gözlerime değse o akşam, hem felaketim olacaktı, hem de ne güzel olacaktı. Olmadı. Kendi körlüğümden, körlük büyüdüğünden ve körlüğün büyümesi gerektiğinden. Derdimi bilen ve dert dinleyen bir dosta, sıcak bile soğuk, dedim, onu baktığım yerde görüyorum bu akşam, şimdi arkamda ya, arkamda olduğundan fazla burada. İkinci onaltı aralıkta, ikibinonbir'de, yüzüm düşmüştü, boşluklara bakıp o yüzü görüyordum, ismini ve sesini biliyordum artık, ama benim verdiğim ismini kendime bile söyleyemiyordum ne zamandır. İkinci onaltı aralık'ta nevruz yerine hazan'dı zaman, yine de öylece heyecanlıydım.
İki onaltı aralık'ın ikisinde de, içim büyüdü, içim sığmadı biryere, yürek çatlıyor olsa benim ki çatlayacaktı. İkisinde de yağmur yağdı, ikisinde de aynı yerdeydik. Birinde görmek vardı, birinde görememek. Ama, görememek denebilir mi, kimse onu benim gözümle göremeyecekse, ona bakınca "bir nota" görebilecek kim var, öyle ise gözüne bakamasam da arkasından baktığım onu, yine öylece gördüm.
İkinci onaltı aralık'ta da yazdım.
İki onaltı aralık'ın ikisinde de, içim büyüdü, içim sığmadı biryere, yürek çatlıyor olsa benim ki çatlayacaktı. İkisinde de yağmur yağdı, ikisinde de aynı yerdeydik. Birinde görmek vardı, birinde görememek. Ama, görememek denebilir mi, kimse onu benim gözümle göremeyecekse, ona bakınca "bir nota" görebilecek kim var, öyle ise gözüne bakamasam da arkasından baktığım onu, yine öylece gördüm.
İkinci onaltı aralık'ta da yazdım.
"İçim büyüyor. Yeryüzü ile göğünyüzü yekpâre olsa bana yetmez aslında. Gözüm gözüne kaçarak değdiğinde bile o kadar çok oluyorum ki, bir tarifi yok. Bir adı yok, ad verecek değilim. İsim verdiğim bir sen varsın, aralık'ta, ağustos'ta, yağmurda, kızgın güneş altında ve mart karında, karınca kararıncadan hallice, tüm yüreğimle, elimin yettiği bir yıldızı söküp atarcasına seni seviyorum."İlk cümle'den şimdi'ye o kadar yazdım ki, bir yıl değil de bin yıldan beridir onu seviyormuşum, çölde Leyla'sını arayan Mecnun benmişim gibi. Öteki candır, leyla. Ondan başka bir dünya yok, yeryüzü yetmez onu sevmeye de göğünyüzüne çağırırım onu bir ağustosta, gelmeyeceğini bilsem de. İkinci aralıkta, hem de körlükte, göğünyüzü de yetmez, evrendeki boşlukları aşk ile doldurur kadar büyürüm, büyür ellerim.
Yorumlar
Yorum Gönder