Öyle acayip bir zamandayız yine, yıkım haberi, ölüm haberi, yokluk haberi, kan dolu haberler. Haberlerden kan ve bir katran kadar koyu kin akarken, her an birşey daha olacak korkusuyla yaşıyoruz. Ne acıdır, "birşey daha olacak" demek, birileri daha ölecek demek, ama nasıl, ne şekilde; hangi mayınla yahut hangi ihmal enkazının altında.
Kendini ve başkasını öldürmenin, hiç olmazsa, kendini ve başkalarını sevmemenin bin yolunun olduğu bu zamanda; kendini, insanları ve ağaçları sevmenin de yolu var. İster Mevlana söylesin, isterse Nâzım, artık ne olursak olalım, bir orman kadar kardeşçe yaşamanın yolunu bulmalıyız, anadoluda, ortadoğuda ve kara kıtada. Yoksa içimiz dışımız savaş'la dolacak, büyük bir korkuyla ölmeyi ya da öldürmeyi bekleyeceğiz.
Kara ütopyayı andıran günümüzde, güzel olana bakmadan gördüğümüz herşey içimizi yakmaya ve teslim olmuş şekilde distopya bir yarına giderken, yine de birşeyler oluyor, umut yine maveriyor.
Güzel olana bakmalıyız, Wall Street'i işgal eden o çocuklara ve Van depremi için, her yerde, içinden umutlar taşarak toplanan kolilere. Gözümüz güzel olana baktıkça, ister güz olsun isterse karakış, göğümüzde bir renk patlaması olacak, ebemkuşağı saracak göğü.
Ebemkuşağı, gökkuşağı, alâim-i semâ, kavs-i kuzah.. Ne derseniz deyin, göğü bir kuşak saracak işte, biz ümitkâr oldukça, bugün olmazsa yarın, elbette saracak.
Ama, işte bir güzel insan, önce kulaklarımıza sarıyor gökkuşağını. Enzo Ikah'tan bahsediyorum ve onun albümü Rainbow'dan. Ülkemizin ilk legal reggae albümü, ülkemize kara kıtadan bir gökkuşağı armağanı.
Doğruyu söyledikten sonra, dişleri dahi çekilip, ülkesini kaybeden biri. Askerlerinin zulmünden kaçmayı başarınca, ülkemize mülteci olarak gelen, ama düşlerini asla kaybetmeyen Enzo Ikah, albümünde bize, düşleri, güzel yarınlara olan düşlerimizi kaybetmemizi söylüyor.
Kızıl, kara ve ak, ne olursak, ister derimizin rengi olsun isterse düşüncemizin, istesek ve istemesek de ayn'ız ve kendi sınırlarımızı, öz korkularımızı kırarak başlamalıyız yeniden yapılası yarınlara.
Kızıl, kara ve ak, kardeşiz, amenna, ama ayn'ız da aynı zamanda. Onun için selamından barış akan ortadoğuda, kara kıtada, eski kıtada ve yeni dünyada, heryerde, her zaman, her dilde, ayan beyan bir barışa yol yapmalıyız. Türkiye'de, Kongo'da, nerede olursa kendimizi öldürerek başladığımız ölmeye alışmaya veda etmeliyiz. İnsan savaşa aşina olamaz.
İç savaş, dış savaş, kendini ve başkaları öldürmenin yollarından yorulmuş bir hasretle, İzmir'e geldiğinde tanışmak, görüşmek için can attığım kardeşim Enzo Ikah'a çok teşekkür ediyorum, bize bu geç reggae albümüyle, barışla sardığı için.
Kendini ve başkasını öldürmenin, hiç olmazsa, kendini ve başkalarını sevmemenin bin yolunun olduğu bu zamanda; kendini, insanları ve ağaçları sevmenin de yolu var. İster Mevlana söylesin, isterse Nâzım, artık ne olursak olalım, bir orman kadar kardeşçe yaşamanın yolunu bulmalıyız, anadoluda, ortadoğuda ve kara kıtada. Yoksa içimiz dışımız savaş'la dolacak, büyük bir korkuyla ölmeyi ya da öldürmeyi bekleyeceğiz.
Kara ütopyayı andıran günümüzde, güzel olana bakmadan gördüğümüz herşey içimizi yakmaya ve teslim olmuş şekilde distopya bir yarına giderken, yine de birşeyler oluyor, umut yine maveriyor.
Güzel olana bakmalıyız, Wall Street'i işgal eden o çocuklara ve Van depremi için, her yerde, içinden umutlar taşarak toplanan kolilere. Gözümüz güzel olana baktıkça, ister güz olsun isterse karakış, göğümüzde bir renk patlaması olacak, ebemkuşağı saracak göğü.
Ebemkuşağı, gökkuşağı, alâim-i semâ, kavs-i kuzah.. Ne derseniz deyin, göğü bir kuşak saracak işte, biz ümitkâr oldukça, bugün olmazsa yarın, elbette saracak.
Ama, işte bir güzel insan, önce kulaklarımıza sarıyor gökkuşağını. Enzo Ikah'tan bahsediyorum ve onun albümü Rainbow'dan. Ülkemizin ilk legal reggae albümü, ülkemize kara kıtadan bir gökkuşağı armağanı.
Doğruyu söyledikten sonra, dişleri dahi çekilip, ülkesini kaybeden biri. Askerlerinin zulmünden kaçmayı başarınca, ülkemize mülteci olarak gelen, ama düşlerini asla kaybetmeyen Enzo Ikah, albümünde bize, düşleri, güzel yarınlara olan düşlerimizi kaybetmemizi söylüyor.
Kızıl, kara ve ak, ne olursak, ister derimizin rengi olsun isterse düşüncemizin, istesek ve istemesek de ayn'ız ve kendi sınırlarımızı, öz korkularımızı kırarak başlamalıyız yeniden yapılası yarınlara.
Kızıl, kara ve ak, kardeşiz, amenna, ama ayn'ız da aynı zamanda. Onun için selamından barış akan ortadoğuda, kara kıtada, eski kıtada ve yeni dünyada, heryerde, her zaman, her dilde, ayan beyan bir barışa yol yapmalıyız. Türkiye'de, Kongo'da, nerede olursa kendimizi öldürerek başladığımız ölmeye alışmaya veda etmeliyiz. İnsan savaşa aşina olamaz.
İç savaş, dış savaş, kendini ve başkaları öldürmenin yollarından yorulmuş bir hasretle, İzmir'e geldiğinde tanışmak, görüşmek için can attığım kardeşim Enzo Ikah'a çok teşekkür ediyorum, bize bu geç reggae albümüyle, barışla sardığı için.
Yorumlar
Yorum Gönder