Yazı yazabildiğimi sanıyorum bazan, sonra birşey okuyorum. Hiç yazmayan birinin kağıda aşk ile, yahut acıyla yazdığı kelimeleri. İçime oturuyor. Yazan da yazılan da ben olmasam, yazanı yahut yazılanı veya ikisini de tanımasam, öyle büyüyor o kelimeler içimde, yazmaktan utanıyorum. Hele de, aynı kelimeleri değiştirip oynayarak yazmaktan. Öyle birşey okudum geçenlerde. Yazamam bir süre, hele aşk hakkında.
Haziran ayındayız, belki de ondan yazamam, ayların en araf''ı. Birçok kimse arafta, ben iki arada bir deredeyim. Güz, kış ve bahardaki iki imgemin de yüzleri silindi usumdan. Araf'tan bir yere çıkacağız her birimiz, neresi olacağını bilmesek de. Orada buluşana dek, yahut kendimi bulana dek yazmayacağım demiyorum, ama yazmayabilirim de. Yazamamak'tan değil, bilerek yazmamaktan.
Anlatması zor. Güz bir haziran bu, ekimden daha ekim.
Haziran ayındayız, belki de ondan yazamam, ayların en araf''ı. Birçok kimse arafta, ben iki arada bir deredeyim. Güz, kış ve bahardaki iki imgemin de yüzleri silindi usumdan. Araf'tan bir yere çıkacağız her birimiz, neresi olacağını bilmesek de. Orada buluşana dek, yahut kendimi bulana dek yazmayacağım demiyorum, ama yazmayabilirim de. Yazamamak'tan değil, bilerek yazmamaktan.
Anlatması zor. Güz bir haziran bu, ekimden daha ekim.
Yorumlar
Yorum Gönder