Bir suskunluk vardı üstümde. Pekçok susuyordum, nedenini bilmeden, nedeni olmadan. Yahut, "nedeni" yanımda olmadığından. Yeniden kırılmıştım, fenadır kaleme sarılmak yerine kaleme de küsmüştüm. Öyle ki, blog'un yayında olmadığını, teknik sorun yaşandığını bile ne sonra farkettim.
Ama.
Bu ağır, akmayan, yılgın cümlelerin ama'sı, yine bir cümle ile geldi. Cümle, neden mi sonuç mu, ne önemi var. Tek bildiğim o gece, o yüze, o gözlere, o dudağa, o gülüşe bakarken, aklıma birdenbire geldi, dudaklarıma kadar geldi, mırıldandım.
Ondan sonra hep yazasım geldi, hep yazasım var. Şimdi, onu görmemek zamanındayım, susuz gibiyim.
Hâlâ daha yazasım var.
"Şapkalı Birinci Yıl Yazısı" yazmış, onu bile yayınlamaya üşenmiştim.
Bu da şapkalı bir yazıdır, ikinci giriş yazısıdır, yeniden hoşgeldiniz.
Vira Bismillah!
Ama.
Bu ağır, akmayan, yılgın cümlelerin ama'sı, yine bir cümle ile geldi. Cümle, neden mi sonuç mu, ne önemi var. Tek bildiğim o gece, o yüze, o gözlere, o dudağa, o gülüşe bakarken, aklıma birdenbire geldi, dudaklarıma kadar geldi, mırıldandım.
Ondan sonra hep yazasım geldi, hep yazasım var. Şimdi, onu görmemek zamanındayım, susuz gibiyim.
Hâlâ daha yazasım var.
"Şapkalı Birinci Yıl Yazısı" yazmış, onu bile yayınlamaya üşenmiştim.
Bu da şapkalı bir yazıdır, ikinci giriş yazısıdır, yeniden hoşgeldiniz.
Vira Bismillah!
Yorumlar
Yorum Gönder