Ana içeriğe atla

Et'ler

ET.

adam akşam rakı içmiş, yanında kavun yemiş, kavun tatlı çıkmış, şimdi deri yüzüyor, bir mezbahada çalışıyor, hava sıcak, terleri gözünü yakıyor.

koca dana, yüz babam yüzüyor, Et yemeyi sevmez, terleri hayvana damlıyor şıpır şıpır. dumanı tütüyor hayvanın, türkü söylüyor adam. çengelde etler var, hayvandılar.

önce ruhunu yüzdü, kanı sıcak hayvanın, aktı. sonra derisini yüzdü, Etlerini böldü, çengele astı. Et oldular, bazen kendisini de kesiyor yanlışlıkla, ama hep insan her nasılsa.

Et değil. bir gün ruhunu yüzecek azrail, bedeninden, geride kalan yığını yıkayacaklar, gömecekler. derisini yüzmeyecekler, Et demeyecekler, rahmet dileyecekler.

azrail melek. Eti yok, biz bilmiyoruz.

azrail ruhunu usulca alıyor insanların, eli çabuk. adam ıslık çalıyor, elleri kan. hep kan. Et kokusu, ter kokusu, atleti hep kan. ıpıslak.

başka bir zaman, başka bir yerde, başka bir adam var. hep bir ademden geldik, o adam gibi. elinde bir yığın Et var. yürüyor, ıslık çalıyor. kan kokuyor mu kokuyor, ter kokuyor mu kokuyor, Et en siyahından kokuyor, hem barut kokuyor. adam yürüyor, elinde Et var, parçalanmış bir çocuk cesedinin yarısı. çocuk esmer, çocuk ölü. çocuk Et değil, yenmez. ama adam kavramış bir parçasını yürüyor. ıslık çalıyor, Et yese, kemiklerini yese, yine doymaz. ruhunu aldım sanıyor, kendini azrail sanmış, elindekini Et sanmış, yürüyor.

kasap, bu adamı hem biliyor, hem bilmiyor. kendinden çok önce de varmış, şimdi de, yarın da varmış. kasap ellerini yıkıyor, yüzünü yıkıyor.

onunla aynı şehirde başka bir adam var, genç sayılabilir. canı Et çekiyor, sokakta yürüdükçe. yaz gelmiş, adam terlemiş, yorulmakan bile yorulmuş, ama canı Et çekiyor. gözlerini bileyecek biraz sonra, kesmeli, kestiğinde farketmemeli bile.

gömleği jilet gibi ütülüydü, ama terden buruşmuş çoktan. o yine de, daha çok terlemek istiyor. elbiseleri yüzmek istiyor o sadece, deri yüzse kusar. Et ve ter koksun istiyor, ama kan koksun istemez.

sonra cıgarısını yakacak, tüttürecek. Et tütüyor gibi tüttürecek, yanında Et leş gibi kokacak, ama ölü değil. terli vucüdunu da alıp gidiyor, ceketiyle adam.

sokak kararmış, binbir türlü ses yükseliyor. önünden gelip geçene bakmıyor, doymuş, bir Et lokantısının önünden geçiyor.

işte bu Et lokantısının sahibi, bizim ksabın kayınbiraderi. dükkanı da ondan kapalı, çünkü o da düğünde. düğün, oğlunun sünneti, oğlu çoktan kesilmiş. yatak başında bakıyor oğluna, gururlanmış, gözleri dolmuş.

bizim kasap ise, enişte. o da aynı yatak başında. gülüşüyorlar, pipisini pilava katmışlar, kahkaha. Etli pilavlar misafirlere dağılıyor, Etleri enişte getirmiş, ayranlar.

inek süt vermiş. o süt, çalışanların sıcaktan terlediği fabrikalarda paketlenmiş. inek süt vermiş, bu sütü de mayalamış yoğurt diye paketlemiş fabrika. yoğurtlar, bir sürü yoğurtlar alınmış, su katılmış, tuz atılmış.

sonra inek kim bilir hangi mezbahada, kimin tarafından Et olmuş. Et, onun eskiden de adı yokmuş zaten.

kim bilir, o Et mi yeniyor bu pilavda. kim bilir, belki aynı sütten yapılmış yoğurdun ayran olması ile.

Et kesiliyor, Et yeniyor, ama Et kokmuyor düğün, barut kokuyor. bizim enişte kasap, tabancasının tetiğine birkaç kez asılmış. çocuk, kesilen çocuk, korkuyor, kahkahalar atılıyor o korkunca.

ne zaman önce, ne zaman sonra, nerede parçalandığı biilinmez çocuk hiç korkmamış, hiç vakti olmamış. bomba atmışlar, sonra parça parça. bir parçasını almış, göstermiş arkadaşlarına adam, gözleri donukmuş çocuğun, açık kalmış, öylece bakıyormuş.

bir kenarıya atılmış sonra, ne zaman sonra kurtlar gelmiş de, Et olmuş. sonra kurtçuklar gelmiş, sonra üzeri toprakla örtülmüş, ne zaman sonra... o çocuğu Et yapan kurt, o çocuğu ceset yapan adama hiç yanaşmamış, adam barut kokuyor.

Et lokantısının önünden geçen adam, doğruca evine gitmiş, telefonda Et ile arasında geçenleri anlatıyor telaşlı telaşlı, neden bilinmez, para verdiğini söylemiyor. sonra yatıyor yatağa, acıktığını farkediyor ama boşveriyor, geç olmuş, uyuyamıyor, yandaki evde gürültü var.

kavga ediyor karı koca, kadın yine kasaptan Et almak istiyor, kadın Eti seviyor. ama adam sarhoş, zilzurna, müzik dinlemiş, içmiş, Et yemiş. gelmiş, karısı başının Etini yemiş, canı cehenneme diyor, kadına vuruyor.

tokat acıtıyor. kadının dudağının ucundan sıcak kan akıyor. sesi kesiliyor.

genç adam dalmak üzereyken farkediyor seslerin kesildiğini, hayal meyal. son hatırladığı bu, uyuyor.

geçen sene, okul kantininde, boş vakitten istifade.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kederli bir öğleden önce.

Adamın biri bir gün evden bakkala gitmek için sabah 7:47’de çıktı. Her şey yolunda gitse, ekmeğini alıp herhalde 8:05, bilemedin 8:15’te evde olacaktı. Olmadı. Eve döndüğünde saat gece on ikiyi çoktan geçmişti. Bakkaldan eve niye böylece geç döndüğünü de konu komşudan kimse merak etmedi. Kimse farkına bile varmadı, ama yine de o gün Nitat İnibat bakkaldan evine üç dakikalık yolu on altı, on yedi saatte dönebildi. Nitat bey, sabah kalktı, çayın suyunu koydu, üstüne dem attı, rahmetli babasından öğrendiği üzere iki parmak suyla soğuk demlemesini yaptı. Neyse ki daima temkinli bir adam olduğundan, evden çıkarken her ne olursa olsun ocağın altını kapatırdı. Yine kapattı. Pijamasının üstüne ceketini giydi. Cebine üç beş kuruş para aldı, bir de kimliğini aldı. Acaba fazla mı temkinliydi, ya da eve biraz geç ve zor döneceği içine mi doğmuştu? Yoksa Nitat beyin bu hazırlığının nedeni en başından ne yapacağını biliyor olması mıydı? Nitat bey ne yaptı? Kararlı adımlarla bakkala yürüdü. Kimsenin ...

10 Mayıs 2024

Bugün, Ramada Kemalpaşa Otelinde, İzmir Büyükşehir Belediyesi başkanı sayın Dr. Cemil Tugay ve Kemalpaşa  Belediyesi başkanı sayın Mehmet Türkmen beyefendiler ile Kemalpaşa sanayisi ve yapılabilecekler üzerine bir toplantıdaydık. Cemil başkan konuşurken, bir anda iki yıl önce o anlarda babamı son defa gördüğümü hatırladım. Sonra, 11 Mayıs 2022 günü saat 02:59'da çaldı telefonum; babam hasta değildi artık, ben de çocuk değildim. Hemen ertesi günü, işyerine uğramak zorunda kaldım. Babamın kredi kartı ödemesi vardı; o olmasa da, kart ödemesi vardı ve ödemek için de buraya gelmeliydim. Buraya yazıyorum, çünkü bu satırları da yine işyerindeki odamda yazıyorum. Kapıdan ilk içeri girdiğimde, her şey çok büyük gözüktü bir anda gözüme. Sanki yeniden altı yaşımda fabrikaya gelmişim gibi, küçülmüştüm. O yalnızlığı öylece duydum, o anda anladım. Yine de "büyümem" lazımdı, hem de bir gün öncesinden, 10 mayıs 2022'den çok daha fazla büyümem lazımdı; çünkü artık "Yılmaz beyin o...

Tekerleme.

Bir sabaha uyanamayan on binler hakkında yazıyorduk dünlerden bir gün, dün değilse evvelsi gün, her şey ne çabuk ölüyor burada. Oysa ölüm eskimez. Her şey ne çabuk eskiyor burada, oysa ölüm. Her şey olacağına varıyor. Bir yargıya vardık, yargı eskidi. Varlığımız da eskidi. Eksildik. Oysa ölüm eksilmez. Sonra askıya aldılar bildiğimiz sayıları. Yerine yeni sayılar verecekler sandık. Yeni bir yasayla, yeni yasaklar arasında bir ip gibi gerildik. İp üstünde bir canbaz, bazı yasaklar üzerine bir söylev söyledi. Siyahın aslında siyah olmadığını, sadece beyaz olmayan bir renk olduğunu iddia etti. Bizim memlekette siyaha siyah denir demeliydi Can Yücel, ne yazık ki ölmüştü. Siyaha yakın bir renk, diyebiliyordu ancak yaşayan bazı şairler çekinerek. Diğerleri ölmüştü. Oysa ölüm, doğumun bir sonucuydu sadece. Sürünmekten korkuyordu insan. Elsiz ayaksız bir yeşil yılan değildik ki biz. Yalan olmasın. Sürünmekten, sürülmekten ve yüzümüzü demirlere sürümekten de korkuyorduk. Biz. Hep bir hallı, Tur...